Sporda önce dostluk…
Galatasaray’ın unutulmaz kaptanı Metin Oktay’ın jübile maçıydı. Ezeli rekabet içinde sonsuza dek anımsanacak bir fotoğrafın kahramanlarıydı objektiflerin yakaladığı… Fenerbahçe’nin efsanevi kaptanı Can Bartu ve Metin Oktay formalarını değiştiriyorlardı. Tribünlerde ise, alkış ve gözyaşı vardı.
Yıllardır bunu anımsarım her Fenerbahçe-Galatasaray maçından önce… Sonra Haliç çevresinde geçen çocukluk günlerimde şakalaştığım Fenerbahçeli arkadaşlarımı… Birlikte seyrettiğimiz nice ezeli rekabet içinde birbirimizi hiç kırmadan, hiç küfretmeden, yalnızca kızdırdığımız anları…
Büyük Mehmet Fenerbahçe’ye transfer olunca, Dolmabahçe Stadı’na (şimdiki İnönü Stadı) koşmuştum bir Galatasaraylı olarak… Cemil Turan’ı, Ziya Şengül’ü ve Ogün Altıparmak’ı zevkle izledim. Gökmen’in, Yasin’in, Çilli Mehmet’in yerleri ayrıydı, ama ben onların ezeli rekabetlerinden ve futbolun tüm güzelliklerinden, hangi takımda olursa olsunlar tad alıyordum.
Kadıköy’e geldiğim ilk yıllarda, zevkle sezon açılışında yer alıyordum. Sarı kanaryaların Dereağzı’ndaki antremanlarında kendi halinde bir sporseverdim. Yüreğim sarı-kırmızı, ancak düşlerimi başkanların, yöneticilerin, taraftarların yan yana izleyeceği bir sarı-lacivert, sarı-kırmızı rekabeti süslüyor.
Daha önce öğrencim olan Buket Şahin ile tatlı bir rekabet içindeydik hep. “Nobre” hayranı Buket, Nobre gol atınca yanıma gelip, simsiyah gözleriyle gülümserdi. Ben elini sıkar ve tebrik ederdim. Yıl sonunda o da benim yanıma geldi, elini uzattı, tokalaştık, kucaklaştık. O lise mezunu bir genç kız olarak yeni ufuklara koşarken, yan yana fotoğraflar çektirdik birlikte. Sonra birbirimizin gözlerine bakıp şu sözleri paylaştık birlikte; birilerinin kulakları çınlar, kavgasız bir sezon geçirirler diye: “Bu kadar zor mu kucaklaşmak, biz hep vardık, sonsuza dek var olacağız…”
Haydi bir kere daha düşünelim diyorum bir eğitimci olarak. Yeni acılar yaşamamak için… Yarınımızın büyükleri, çocuklarımız, gençlerimiz bizim herşeyimiz. Onlara birbirlerini kucaklamayı öğretebilsek…
Ne olur… Ne olur… Açın kollarınızı… Kucaklamaya ve alnınızdan öpmeye gelelim sizleri…
Bakın güneş, ay, yıldızlar doğuyor üzerimize…
Yaşamanın, soluk almanın, dostluğun kıymetini bilelim geç olmadan…
önceki içerik