Günümüzde “Vefa”, yalnızca İstanbul’da bir semt adı olurken, huzurlu yaşamın “Moda”sı geçiyor mu?..
İnsanın uzun yıllar yaşadığı yerden ayrılması ya da ayrılmak zorunda kalması bir travmadır. Ama ondan da kötüsü, yıllarca huzur içinde yaşadığı yerde keyfinin kaçmasıdır.
Değişen dünya, değişen şehirler, değişen İstanbul, sırtındaki yükünü bir semte, karnındaki safrasını başka bir semte, kafasındaki karmaşayı bir diğerine boca edip, geçici saadetlere doğru yol alırken; sosyal, kültürel ve fiziksel değişimlerin etki alanına giren insanlar için hayat çekilmez oluyor.
Yıllar yılı plansız, programsız, aşırı büyümüş uzuvları ile korkunç bir canavara dönüşen kent, Dede Korkut’un “Tepegöz”ü olmuş, her gün yeni kurbanlar istemekte… Güzel ülkemizdeki birçok ilden daha kalabalık bir nüfusa sahip olan Kadıköy’de, kentsel sorunlar had safhada… Nereye baksanız, nereden geçseniz, nereyi araştırsanız bir değil, onlarca Tepegöz çıkıyor karşınıza… Mağdur olan mütedeyyin vatandaş kimseye sesini duyuramıyor, çünkü tepegözlerin uğultusu kaplamış vaziyette her yeri…
Bu uğultunun içerisinde sesini duyurmaya çalışan Kadife Sokak ve Çevresine Huzur Platformu ne yapmak istiyor? Huzurlu ve mutlu yaşadıkları eski günlere dönmek istiyorlar. Çünkü uzun süredir Kadıköy Çarşısı’ndan yükselen ve Moda’ya kadar uzanan “eğlence” trendi, maalesef semt sakinlerini hiç eğlendirmiyor. Eğlendirmediği gibi, yaşamlarından huzur kelimesi terk-i diyar etmiş bulunuyor. Bu rahatsız edici durum, özellikle belli sokaklarda artık çekilmez bir hal almış durumda…
Moda’nın İstanbul beyefendisi ve hanımefendisi sakinleri için, bu kendini bilmez güruhlarla mücadele etmek ne yazık ki alışık oldukları bir durum değil… Moda’nın nazik ve kibar insanları, belli bir saatten sonra sokaklarında yürüyemiyor, evlerinden çıkamıyor. Çünkü sokakları istila edilmiş vaziyette…
Halbuki sokaklar, orada yaşayanlarındır. Diğerleri sadece gelip geçmek için kullanabilirler. Gelip geçerken de çevreye zarar vermeden, rahatsız etmeden bunu yapmalılar. Çok uzaklardan gelip, tanımadıkları insanların evlerinin önünde sokakta içkilerini yudumlayıp, naralar atarak eğlendiğini düşünenler, acaba bir an olsun o evlerde kendi ailelerinin oturduğunu düşünebiliyorlar mı?..
Kent yaşamı, çok uzun yıllar imbikten süzülmüş aristokrat bir zevk anlayışı içeren kentli kültürünün ürünüdür. Bu ürün, ne kadar klas ve ne kadar yüksek olursa, ancak o kentler tarihe bir not düşürebilirler.
Ben, tüm yöneticilerimizin ve insan kalitemizin, tüm Dünya’nın gözü üzerinde olan lider şehir İstanbul’da ve Kadıköy’de, tarihe en güzel eserleri ve medeniyeti not düşürecek en yüksek seciyede olduğuna inanıyorum. Eğer öyle değilse, tarih onları affetmeyecektir. Hızlı değişen, içinde bulunduğumuz teknoloji çağında, belki de tarihten önce insan affetmeyecektir.
Veli Dalbudak