Tarihi Kadıköy Çarşısı’nda bulunan Surp Takavor Ermeni Kilisesi ve ek binalarında yapılması gereken boya ve tadilat işleri için Kadıköy Belediyesi’nden destek isteyen Kilise Vakfı’na olumlu cevap geldi ve onarımın yapılacağı öğrenildi.
Hem Muvakkithane, hem de Mühürdar Caddelerine cephesi olan Surp Takavor Ermeni Kilisesi ve ek binalarında yapılacak işlerin toplam maliyetinin yaklaşık 30 bin lira civarında olacağı bildirildi.
Doğu Yakası’nın en büyük Ermeni Kilisesi…
Tarihi Kadıköy Çarşısı’nda pek çok dükkânın sahibi konumunda olan ve bu dükkânlardan hayli yüksek kira geliri olan Vakfın neden Belediye’den böyle bir destek istediği merak konusu olurken, binanın yaklaşık 300 yıllık önemli bir tarihi eser olduğu biliniyor.
17. yüzyılın başlarında inşa edilen Surp Takavor Ermeni Kilisesi’nin 19. yüzyılda kapsamlı bir onarım gördüğü ve küçük, ahşap çan kulesine rağmen Doğu Yakası’ndaki (Küçük Asya) en büyük Ermeni Kilisesi olduğu kayıtlardan anlaşılıyor.
Tarihçesi…
Kilisenin adına ilk olarak Sarkis Hovhannesyan’ın “Başkent İstanbul’un Topografyası” isimli çalışmada rastlanmaktadır. Kitaba göre, önceleri yıkılmaya yüz tutmuş “Surp Asdvadzadzin” olarak adlandırılan kilisenin, Surp Takavor’a atanmış küçük bir şapelden bahsedilmektedir.
Kilise, Patrik Abraham zamanında saray ekmek esnafı başlarından ekmekçiyanlardan Harutyun Amira Noradukyan’ın maddi katkıları ile tamir edilmiş ve 4 Temmuz 1814’de ibadete açılmıştır.
Ağustos 1855’de çıkan bir yangında yanan Kilise, bu sefer ek binalardan Hamazaspyan (erkek) – Muratyan (kız) Ermeni Okulu’na da yardımlarını esirgemeyen Erzurumlu Murat Garabetyan’ın maddi katkısı ile saray mimarı (emlak-ı hümayun) Mıgırdiç Kalfa’nın hazırladığı proje doğrultusunda yeniden inşa edilir ve Aziz Kral anlamına gelen “Surp Takavor” adı ile 1858’de ibadete açılır. Okul ise, Kilise avlusunda inşa edilir.
1862 yılında ölen Murat Garabetyan, aynı avluda bulunan mabede defnedilir. Bir müddet sonra eşi Yuğaper Hatun da vefat edince, o da oraya defnedilir. Mabedin görkemli lahitleri, Kilise’nin girişinin sağında ve solunda yer almaktadır.
1936’da tekrar bir onarım geçiren binaya, bu kez maddi yardımı Diviriği’nin Kesme Köyü’nden Hovhannes ve eşi Mariam Noradukyan yapar. 1978′de ise, Herman Türkmen dış camekânları yeniler ve kilise kapısıyla çan kulesi arasındaki alan kapatılarak, cemaatin durabileceği yer genişletilmiş olur.
Yapı tarzı…
Kilise, kapalı haç planlı olup, orta mekânın üzerini yüksek kasnaklı bir kubbe örtmektedir. Haçın sağ ve sol kolları ise kiremitli çatılar oluşturmaktadır. Dış görünüşü sade olmakla birlikte cephesi kesme taşlarla kaplanmıştır. Cephede göze çarpan pencereler ise yarım yuvarlak, kemerli ve ikiz pencerelerdir. Gotik mimari tarzını andıran çan kulesi ise, dikkati çeken diğer bir mimari unsurdur.
İstanbul’da İtfaiye Teşkilatı kurulmadan evvel, bu kilise kendisine bir tulumbacı takımı kurmuştur. Bunların ahşap olan koğuşu Güneşlibahçe Sokağı’na bakmakta idi. Sonra bu teşkilat kaldırılınca, burası yıkılarak kargir iki katlı bir dükkana dönüştürülmüştür.