Bol limonlu, tabak dolusu midye dolmaya kim “hayır” diyebilir? Ancak bu haberimizi okuduktan sonra deniz mahsullerinin vazgeçilmezi midyeyi afiyetle yerken, denizden sofraya geldiği zahmetli sürecin hafızalarınıza kazındığını hissedeceksiniz…
Fikirtepe’de ikamet eden Mardinli Abdurrahim, 10 nüfuslu ailesini geçindirebilmek için yırtık dalgıç kıyafetleriyle engelli kardeşi Mehmet Nur ile birlikte Caddebostan’ın serin sularının yolunu tutuyor. Caddebostan ne kadar cömert davranırsa, küçük yaşta havale geçiren talihsiz Mehmet’in yüzü daha çok gülüyor.
HAFTADA 75 TL İÇİN…
Abdurrahim Musa Öner, henüz 23 yaşında… Marmara Denizi’nin belirli kesimlerinde yetişen midyeler için Caddebostan’da haftada bir kez dalış yapmak zorunda… Aylık kazancı 2 bin midye üzerinden sadece 300 TL. Boş zamanlarında ise hamallık yaparak ailesinin geçimini sağlıyor.
SOĞUK SUYUN İÇİNDE EN AZ İKİ SAAT…
Abdurrahim, yırtık dalgıç kıyafetine bir de kamyon şambreli bağlıyor, “olur da başına bir kaza gelirse” diye… Yavaş yavaş dalıyor Marmara’nın serin sularına… Günü kurtarmak için en az iki saat dalış yapmak zorunda… Sahilde ise annesi ve kardeşleri bekliyor. Hani derler ya “ekmeğini taştan çıkartmak” diye, Abdurrahman ekmeğini hem taştan, hem de denizden çıkartıyor.