Tabi ki konumu, zamanı, hatta mekânı açısından unutulmaz bir derbi olacağı kesindi. Ancak, özellikle kendi sahasında oynayan Fenerbahçe’nin çok daha atak ve baskılı oynaması gerekirdi.
Galatasaray’ın özellikle savunmayı düşüneceği, sürpriz çıkışlar ile gol arayacağı düşünülürken; sarı-kırmızılılar ortasaha üstünlüğünü Fenerbahçe’ye hiç kaptırmadı, böylece bir anlamda rakibini de uyuttu.
Fenerbahçe’nin şu zamana kadar süregelen mücadelesi, oynamış olduğu maçlar, takibi, doğrusunu isterseniz Fenerbahçe’nin maçı kaybetse de başarısını gölgelemiyor. Ancak Kocaman’ın öğrencileri, Alex’in de hazır olmamasına rağmen sahaya çıkması ile çok daha koordineli ve bilinçli oynamalıydılar.
Özellikle Dia’nın topa vurup hakemin müdahelesi ile oyun dışı kaldığı anda bu çok net gözüktü. Böylesine kritik maçlarda bırakın futbolcuları, saha kenarındaki top toplayıcı çocuklara bile ihtiyaç var. Doğrusunu isterseniz bu oyundan çıkış, Fenerbahçe’nin oyun planlarını alt üst etti. Bir diğer kritik nokta da, bu önemli derbinin gol pozisyonu açısından son derece verimsiz geçmesiydi.
Şimdiye kadar kendi sahasında birçok gol pozisyonuna giren Fenerbahçe, 1-2 net pozisyon dışında istediği fırsatları bir türlü bulamadı. Galatasaray’ın Eboue, Ujfaluji gibi sağlam adamları iyi bir sınav verdiler. Maç sonunda Fenerbahçe ya da Galatasaray’dan hangisi kupayı kaldırırsa kaldırsın, kazanan bu iki takımın şimdiye kadar vermiş olduğu mücadele olacaktı.
Çünkü bu mücadele ile çoktan onlar “Gönüllerin Şampiyonu” olmuşlardı.
https://twitter.com/#!/oguzakdeniz