Türkiye Ligi’ne şimdiye kadar pek çok yabancı antrenör geldi, gitti. Bazılarını çok sevdik, bizlerden biri gibi benimsedik. Bazılarına ise bir türlü kanımız ısınmadı. Başta Alman ve Yugoslav olmak üzere birçok milletten çalıştırıcılar, kariyerinin ya sonlarında ya da başlarında ülkemizi tercih ettiler.
Elbette kariyerinin en verimli günlerinde Türkiye’ye gelip takım çalıştıranlar da oldu. Jupp Derwall’in Mustafa Denizli’yi yetiştirmesi ve ülke futboluna armağan etmesi, Galatasaray’ın Derwall döneminde önemli bir futbol vizyonu yakalaması, sonrasında ise öğrencisi Denizli ile Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yakaladığı yarı final gibi örnekler çok az…
Ancak Alman ekolü, sarı kırmızılı takımda Karl Heinz Feldkamp, Rainer Hollman, Michael Skibbe ile birlikte devam etti. Feldkamp döneminde yaşanan başarılı sonuçlar, diğer anterenörler zamanında maalesef tutmadı. Fenerbahçe ise, Veselinoviç dönemi ve sonrasında pek çok anterenör değiştirse de, Carlos Alberto Perreira döneminde aldığı sonuçları, ardından gelen Sebastiao Lazaroni döneminde elde edemedi.
Öyleyse antrenörlerin ekolünden çok, sahip oldukları futbol mentalitesi ve kültürleri çok büyük önem arz ediyor. Bugün Carvalhal gittiğinde biraz bunları düşündüm. Deneyimli olduğu kadar hedefleri olan, takımına ve taraftarlarına bağlı, sempatik ve içten bir antrenördü Carvalhal… Beşiktaş’ta kaldığı dönemde bir anda tesadüfler sonucu takımın başına geçse de, bu takımda daha çok kalmayı mutlaka hakkediyordu. Tıpkı Fenerbahçe’de zamanında Holger Osiec ve Guus Hiddink’in daha çok kalmayı hak etmesi gibi…
Oysa ki biz; Werner Lorant, Hans Peter Briegel, Nevio Scala, Frank Rijkaard, Louis Aragones gibi teknik direktörlere dünyanın şansını vermiş bir futbol ülkesiyiz. Tabi ki bu antrenörlerin içerisinde Rijkaard, Aragones gibi kariyerli isimler olsa da, almış oldukları sonuçlar açısından ortak yanları bir hayli fazla…
Çoğu, bulunduğu ülkenin futbol dünyasına uyum sağlamada tam randıman verememiş isimler… Oysa ki Daum, Gordon Milne, Mircea Lucescu gibi antrenörler hem ülkemize, hem de ligimize tamamen alışmış ve katkı sağlamayı başarmış antrenörler olarak tarihe geçtiler.
Bu yüzden antrenör seçerken, sadece kariyer ya da tecrübesi pek de önem arz etmemeli. En önemli nokta, futbolumuzun dinamiklerine sağlayacağı uyum ve başarı hedefleri olmalı…