Oyuncu ve yapımcı Melih Ekener’in Ziya Meral ile yaptıkları uzun sohbetlerle ortaya çıkmış olan “Kohelet” adlı 2 perdelik tiyatro oyununun mutlaka izlenmesi gerektiğini ve okurlarımızın bu fırsatı yakalamalarını öneriyoruz. Ziya Meral tarafından yazılıp, Çetin Akcan yönetiminde sahnelenen Kohelet, Hayatın anlamı yada anlamsızlığını sorguluyor…
Öykü: Profesör Doktor Ahmet Yıldırım (Çetin AKCAN) dünyaca tanınan bir düşünür ve yazardır. İstanbul’da saygın bir üniversitede edebiyat ve felsefe dersleri vermekte, bir gazetede köşe yazarlığı yapmakta ve her hafta kendi televizyon programında güncel konuları irdelemektedir.
Ancak, ekranda onu izleyenlerin, yazılarını okuyanların ve proğramlarını dinleyenlerin bilmedikleri derin bir acı vardır ki: Ahmet’i sahip olduğu tüm bilgilerin, kazandığı tüm ödüllülerin ve statünün hiç bir anlamı olmadığına inandırmıştır.
Yeni yazdığı bir kitap için araştırma yaparken, Kral Süleyman tarafından M.Ö.900’lü yıllarda yazıldığına inanılan Kohelet adlı bir kitap ile karşılaşır. Kral Süleyman, binlerce yıl önce Ahmet’in hislerini ifade etmiş ve tüm ihtişamının içinde ‘boşların boşu, herşey boş, bomboş..!’ diye ilan etmiştir.
Ahmet’in eşi Sevgi’de( İter AKÇEBE) sessiz sessiz acı çekmektedir ve artan bir şekilde Ahmet’in artık onu sevmediğine inanmakta, tüm gelecek ümitlerini yitirmeye başlamaktadır. Tutkulu bir aşkla başlayan ve git gide soğuyan evlilikleri ve sessizleşen evleri, Sevgi’nin bir sanat kursunda tanıştığı alımlı Şirin(Emel ALNADY) ve kendisini yoktan var etmiş zengin bir iş adamı olan eşi Alp’in(Melih EKENER) onları ziyarete gelmeleri ile sarsılır.
Durmadan çalan telefonlar şok suçlamalara ve tartışmalara yol açar. Ahmet ve Sevgi en korktukları acıları ile yüzleşmek zorunda kalır ve etraflarını saran karanlığın en derinlerinde güçlü bir ışık kaynağı bulurlar.
Kohelet, Ahmet ve Sevgi’nin bir birlerine olan sevgilerini yeniden keşfetmeleri sürecinde izleyiciyi kendi kalplerinde sessiz sessiz yatan, sormaktan bile korktukları sorularla yüzleşmeye iter. Bir yazarın sorduğu gibi, “ İnsan yaşamı nedir? Sonsuzluğun kalp atışında bir çarpıntı mı? Doğumla başlayan ve ölümle biten bir çığlık mı? Ne sevincin, ne sevginin, ne ışığın, ne barışın ne de bir kesinliğin olduğu misafirperverlikten uzak bir kıyıda geçen kısa ve fırtınalı bir yolculuk mu? Ya da… Yoksa bunun ötesinde bir şey mi?”
Oyunun dün akşam CKM’de sergilenen gösteriminde Cingi Kardeşler’de vardı. Dr. Şekür Cingi’nin tavsiyesi ile oyunu izlemeye gelen Cingi Ailesi ve dostları oyunun sonunda Şekür Cingi’ye teşekkür ettiler…