Çarpık kentleşme, ulaşım sorunları, deprem riskleri, çirkin yapılar, yitirilen doğal ve tarihi değerler ve bu yaralara merhem sürebilmek için harcanan devasa kaynaklar dikkate alındığında; Çevre, Şehircilik, Mimarlık alanlarında radikal bir zihniyet değişimine gereksinimiz olduğu açıktır.
Giderek bozulan şehirlerimizi, turizm beldelerimizi, doğal ve tarihi varlıklarımızı toparlamak; çocuklarımıza yaşanabilir, düzeyli, sağlıklı, güvenli çevreler bırakmak istiyorsak; eğitiminden başlamak üzere zihniyet, mevzuat ve teşkilatı yenileyerek, kapsamlı ve radikal bir “İmar ve Şehircilik Reformu”nu başarmamız ve aşağıdaki 14 maddelik “Çevre ve İmar Anayasası”nı kabul edip uygulamamız kaçınılmazdır.
Bu bağlamda, yeni hükümet ile kurulan “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı”ndan beklentimiz vardır. Aksi halde, bu gidişle iç veya dış düşmana gerek olmadan, kendi kendimizi bitiririz.
Bir büyük deprem yeter…
– Gecekonduları, varoşları oy deposu olarak görme.
– İnşaat işlerini, köşe dönmenin kısa yolu olarak algılama.
– Yapı, yol, köprü, şehir kurmanın uzmanların işi olduğunu unutma.
– İmar işlerinin kamu düzenini doğrudan etkilediğini bil.
– Düzenli toplumun, düzenli şehir ile eşdeğer olduğunu kabullen.
– Büyükşehirlerde taşın, toprağın altın olmadığını artık öğren.
– İllegal yapılaşma ile bindiğin dalı kestiğinin farkına var.
– İyi ev, şehir ve çevrenin; sağlık, mutluluk için kaçınılmaz olduğunu anla.
– Doğaya, tarihe duyarlı ol, sahip çık, yanlış yapanlara tepki ver.
– Kente, çevreye zarar verdiğinde insanlık suçu işlediğini bil.
– Kendi evin, başkalarının görsel çevresinin bir parçasıdır, kabul et.
– Güzel kentler gelişmişliğin, zenginliğin aynasıdır, unutma.
– Bozulan kentin, çevrenin tamir edilmesinin yüzyıllar aldığını hatırla.
– Çevreye verdiğin zararın kendi sonunu hazırladığını aklından çıkarma.
Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp
Y. Müh. Mimar Kentbilimci