“Biz eski camileri kopyalarken, Kilise çağdaş mimariye çoktan yelken açtı”…
Taksim Camii Projesi, Başbakanımız Erdoğan’ın da bir tarihte başkanlığını yapmış olduğu Taksim Cami Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 4 ayrı mimara 5 ayrı proje olarak hazırlatılmış ve Vakıf; “Kültürlerin kesişmesi, medeniyetlerin buluşması” teması ve çağdaş bir mimari yorumu benimseyen “Taksim Cumhuriyet Camii & Dinler Müzesi” projemi seçmişti.
Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) de, projemi 1.’lik ödülüne değer bularak, Vakfın seçimini en üst düzeyde teyit etmiş oldu. Ancak, İstanbul Ataşehir’de tamamlanan ve Çamlıca’ya öngörülen büyük camilerin Osmanlı’yı tekrarlaması, beni de “eski-yeni” tartışmasının içine itti.
Ecdadımız Osmanlı, camilerini taş taş üstüne koyarak inşa ediyor, kısıtlı imkânlar ile harikalar yaratıyordu. Bir mucize olsa da, Sinan mezarından çıkıp yeni bir cami tasarlasa, hiç şüphesizdir ki bu yeni eseri, eski camilerine benzemeyecektir. Ve O, günümüzün ileri teknoloji ve malzemelerini mahirane bir şekilde konuşturacak ve günümüzün değerlerini yansıtan yepyeni bir şaheser yaratacaktır.
Bizler ise kolay yolu seçip, eskiyi tekrarlıyor, sanatsal ve mimari değeri olmayan, suret camiler çiziyor ve inşa ediyoruz. Halbuki mimarlık, kültürel bir olgudur ve gününü yansıtmalıdır.
Bir taraftan Selçuk veya Osmanlı Camii’nin zihinlerimize kazınmış sembolik değerlerini kaybetmeyen, diğer taraftan da çağımızın teknolojik imkânlarını kullanarak, günümüz değerlerini taşıyan cami projeleri üretemiyoruz. Bu düşüncemi, Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Görmez de, “Günümüzde mimarlar camilere küstü” şeklinde bir beyanat ile ima etmişlerdir. Özel durumlar dışında, 500 yıl sonra bugün Mimar Sinan’ı neredeyse birebir kopyalamak, Türk-İslam Mimarisi’nin ciddi bir açmazıdır.
Diğer taraftan, bizlerin yapamadığını diğer alem çoktan başarmıştır. Gayrimüslim kültürler, kent meydanlarındaki muhteşem katedralleri tarihin mirası olarak korurken; betonarmeyi, camı, alüminyumu, çeliği, doğal taşı ve ahşabı kullanan çağdaş ibadethaneler yapmışlardır.
Hıristiyan Kilise mimarisindeki radikal ilk atılım, modern mimarinin öncüsü sayılan İsviçreli-Fransız Le Corbusier (lö korbüziye) tarafından gerçekleştirilmiştir. Corbu’nun doğu Fransa’da, İsviçre sınırına yakın Ronchamps kasabasında 1954 yılında tamamladığı Ronşam Şapeli, sadece kilise mimarisine değil, modern mimariye de yön vermiştir. Klasik katedral mimarisinden tümüyle sıyrılan yapının çatısı, rahibelerin şapkasını andıran bir örtü ile kapatılmıştır.
Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Brezilyalı Oscar Niemeyer, İsviçreli Justus Dahinden, Maltalı Richard England ve birçok diğer usta mimar da, gayrimüslim ibadethane mimarisinin çağdaşlaşma hareketini perçinlemişlerdir. Birkaç deneme dışında ülkemizde cami mimarisi 1500’lü yıllara takılı kalmışken, gayrimüslim toplumların kilise, sinagog ve diğer ibadethaneleri çağdaş mimarinin yaratıcı ve cesur örneklerini sergilemektedirler.
Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp
Y. Müh. Mimar Kentbilimci
önceki içerik