Kadıköy Kaymakamı Birol Kurubal, makamında kros koşusu şampiyonu Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerini ağırladı. Renkli görüşmede listeleri alt üst ederek onlarca yarışmacı arasında ilk 5 dereceyi elde eden aynı okulun öğrencilerini tebrik eden Kurubal’ın ağzından dökülenler ise, duygu dolu anların yaşanmasını beraberinde getirdi.
Kadıköy Anadolu Lisesi Müdürü Halit Çıttır, başarılı Beden Eğitimi Öğretmeni, Antrenör ve Hakem Sezgin Albayrak, şampiyon öğrenci Damla Güven ve beraberinde gelen dereceleri alan okul öğrencileri, Kadıköy Kaymakamı Birol Kurubal’ı makamında ziyaret etti. Kadıköy Life Dergisi’nin takip ettiği o anlarda Kaymakam Kurubal’ın yetenekleri de bir bir ortaya döküldü. Caddebostan’da düzenlenen Kadıköy İlçe Kaymakamlığı Kupası ve Okullararası Kros İl Birinciliği Seçmeleri’nde Damla Türkseven ve beraberinde dört okul arkadaşı daha, birçok okul ve yarışmacı arasından ilk 5’e girince tüm dikkatler Kadıköy Anadolu Lisesi’ne çevrildi.
“TEBRİK EDİYOR, BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYORUM”…
Henüz 14 yaşında halk arasında “yemekten kaçma, uzaklaşma” olarak bilinen anoreksiya nervoza hastalığına yakalanan, aylarca mama ve serum ile tedavi ile beslenmesi sağlanarak hayata döndürülebilen Damla Türkseven’in azimle sağlığına kavuşmasının ardından Beden Eğitimi Öğretmeni Sezgin Albayrak’ın antrenörlüğünde Kadıköy’de koşu şampiyonu olmasını değerlendiren Kurubal; “Tebrik ediyorum, bu azminin daha büyük başarıları getirmesini temenni ediyorum” mesajını verdi.
KURUBAL’IN USTA KOŞUCU VE SANATÇI KİMLİĞİ ORTAYA ÇIKTI…
Kaymakam Kurubal, öğretmenler ve öğrencilerin renkli sohbetinde ilginç ayrıntılar ortaya çıktı. Haftada en az 15 km koştuğunu ve bundan büyük keyif aldığını belirten Kadıköy Kaymakamı Birol Kurubal; “Sporu hiçbir zaman bırakmayın. Sadece yarışlar için değil, günlük yaşantınızda alışkanlık haline getirin. Ben Acıbadem’den Caddebostan’a koşuyor, aynı güzergahta yine koşarak geri geliyorum. Yıllardır buna alıştım, bırakamıyorum ve çok keyif alıyorum” dedi. Günümüzün imkanlarına dikkat çeken Kaymakam’ın onyıllar önce öğrencilik hayatındaki ayrıntılar ise, öğrencilere önemli tavsiyelerde bulundu. Yine sanata zaman ayırmanın başarıya katkısına vurgu yapan Kurubal, uygun zaman dilimlerinde uzun yıllardır klavye ve flüt çaldığını öğrencilerle paylaştı.
“BİZİM ZAMANIMIZDA HAYAT ÇOK ZORDU”…
Akpınar Öğretmen Lisesi’nde eğitim gördüğünü ifade eden Kaymakam Kurubal, beraberinde şunları dile getirdi: “Zor günlerdi, yatılı okudum. Bugünkü gibi imkanlar yoktu her yerde. Kahvaltıda üç çeşit vardı, seçme şansımız yoktu, olur ya yumurta çıkarsa şanslıydık. Hayat nedir? Bence hayat krosun, koşmanın zamana yayılmış hali gibidir. Azimli, güçlü olmak zorundayız. Hayatın beraberinde getirdiği çileleri çeken idarecileri, öğretmenlerinizi gözlemleyin. Onların tecrübelerinden faydalanın.
YÜREĞİNİZDEN O SES GELDİĞİNDE, HİSSEDERSİNİZ…
Tecrübeyi nasıl hissederiz? 3 yaşında da çocuğun tecrübesi vardır, 73 yaşındakinin de. Çocuk elini sıcak tencereye değdirdiğinde bir daha bunu yapmaması gerektiğini anlar. İşte bu tecrübedir. Yaşlıların ise bunun gibi ne kadar tecrübelerinin olduğunu düşünün!
ANNE VE BABALARINIZ, AKILLI TELEFONDAN AKILLIDIR…
Zaman hızlı değişiyor. Büyüklerimize, anne ve babalarımıza ‘eski düşünenler’ dememek gerekiyor. Belki son model akıllı telefondan anlamazlar ama, ona taş çıkarırlar. Akıllı telefonlara kontrol dışında çok zaman ayırmanın beraberinde öğrenciye takdir ve teşekkür belgesi kazandırmayacağını çok iyi bilir anne ve babalar.
DÜNYA KALABALIKLAŞTIKÇA YALNIZLAŞMAMALIYIZ…
Bugün dünya büyüyor, hızla kalabalıklaşıyor. Ancak buna ters orantı olarak insanlar daha da yalnızlaşıyor. Şehirler büyüdükçe insanların yalnızlığı çoğalıyor. Bu aşamada küçük gruplar çok değerli; arkadaşlar, mahalle komşuları gibi… Faydalı olanları ile zamanımızı geçirdiğimizde, büyüyen dünyanın yalnız insanları olmayacağız, hayatta kalıcı dostluklar kazanacağız.
MAKAM VE PARA BİR YERE KADAR…
Hayatta çok paramız olabilir, güzel makam ve mevkimiz de. Ancak para ve makam bir yere kadar. Kalıcı bir dostun yerini hiçbir şey tutmaz bu hayatta, doldurmaz.
DÜĞÜNÜNÜN NASIL OLMASINI İSTERSİN?
İki düğün düşünelim. Bir düğünde en pahalı ve son model araba ile geziyorsun, ama hiçbir şekilde dostların yok. Gelen giden yok, öylece ortada kalmışsın. Bunun tam tersini düşünelim, son derece mütevazi ve eski bir araba, ancak beraberinde dört bir yanından kıpır kıpır dostlarınla dolu. O düğün eğer dostların var ise düğündür. Yer yerinden oynar, ortalık eğlenceyle kaynar. Siz hangisini tercih ederdiniz?”