Bakın bu başarı 40 yılda bir gelir. Fenerbahçe’nin henüz tarihinde böyle bir başarı yok. Yüzmüşsün, yüzmüşsün kapısına kadar gelmişsin. Eksiklerin olabilir, ancak takım olmak böyle zamanlarda gerçekleşir. Avantajın da var üstelik…
Sahaya rakibin gibi 11 kişi çıkıyorsun. Sen 11 kişi, onlar da 11 kişi… Hiçbir şeyi mazeret göstermenin bu yüzden anlamı yok. Rakip, maça öyle iştahlı başladı ki, seni açık alanda oynamaya mecbur etti. Ve sende bile bile bu tuzağa düştün.
Uzun toplar, beraberinde top kayıplarını getirdi. Cardozo’dan başlayarak öyle bir pres yaptılar ki, bırak topu dinlendirmeyi, ortasahada durduramadın bile…
Bu adamların deplasmanda böyle oynayacakları belli idi. Cardozo’nun dünyada değerini bulamamış bir golcü olduğu da biliniyordu. Peki ne önlem alabildin? Sevgili Volkan, yenilen 3 golde de hiç bireysel hatalar yok muydu?..
Yabancı oyuncular Kuyt, Christian, Ziegler ve yalnız kalsa da Sow gerçekten çok çalıştılar. Gökhan’ı gerçekten çok beğendim. Zayıf fiziğine rağmen ayakları hiç durmadı. Ancak ne Salih’in bu maçların oyuncusu olduğu, ne de Fenerbahçe sol kanadının Caner’in etkisiz oyunu ile hiç işlemediği çok açık ortaya çıktı.
Bende her sporsever gibi Fenerbahçe’ye teşekkür ediyorum. Bu noktaya gelebildikleri için… Ancak hataları da görmek lazım… Yoksa kuru bir teşekkürün kime faydası olur?..
Bu maçın sonunda şunu söylemek gerekir: İstanbul’daki Fenerbahçe ile Lizbon’daki takım arasında dağlar kadar fark vardı.