Üzerindeki muhteşem çini ve taş işçiliği uygulamalarının yanı sıra, vitrayları ile de dikkatleri çeken ve Kadıköy’ün kıymetleri arasında bulunan Haydarpaşa İskelesi’nin yürekler acısı hali, görenlere “Olamaz” dedirtiyor.
Bir dönemin ihtişamını ve zerafetini gösteren bu kadar önemli ve güzel bir eserin, bu duruma gelmesine kayıtsız kalınmasından, yetkililerin dışında biz gazeteciler kadar vatandaşların da sorumlu olduğunu düşünüyor ve hepimiz daha duyarlı olmalıyız diyoruz.
Tam ortasına telefon kulübesi yerleştirmişler…
Bir mücevher kutusu kadar özenle muhafaza edilmesi gereken eserimizin ortasına alay edercesine telefon kulübesi yerleştirilmesi, etrafına plastik kasalar ve çöp kovalarının koyulması, “İstanbul’un kapısına ne kadar yakışır? Siz karar verin…” diyor ve yetkilileri uyarıyoruz.
Mimar Vedat Tek tarafından yapıldı…
Haydarpaşa İskelesi, Haydarpaşa Tren Garı önünde, neo-klasik üslupta, bu üslubun öncülerinden Mimar Vedat Tek tarafından yapılmıştır.
İskele, dikdörtgen planda olup, önüne sekizgen şekilde bir gişe yerleştirilmiştir. İskelenin ana yapısından dışarıya taşan bu gişenin yanındaki girişlerle, ortadaki bekleme salonuna girilmektedir. Bekleme salonu, üç salondan meydana gelmiş olup, iki tarafındaki uzun dikdörtgen salonlar, yolcuların inişine ayrılmıştır. Böylece, yan taraftaki giriş ile gelen ve giden yolcuların akışı sağlanmıştır. Orta salonun giriş kapısı üzerinde, birinci mevki şeklindeki bir yazının oluşu, salonun biniş mevkiine göre ikiye ayrıldığını göstermektedir.
Neo-klasik devrin özelliğini yansıtmaktadır…
Dış cephe, tek renkli ve çok renkli çinilerle ve ayrıca Neo-klasik devrin özelliğini yansıtan taş işçilikle bezenmiştir. İskele’nin Kütahya çinileri, Mehmet Emin Bey tarafından yapılmıştır. Bunu belirten bir kitabe, iskelenin denize bakan cephesindeki kapı üzerine yerleştirilmiştir:
“Mehmet Emin min telamis Mehmet Hilmi Kütahya. Sene 1334 (1915).”