Son yıllarda ardı ardına açılan süpermarketler ve alışveriş merkezi zincirleri nedeniyle zor günler geçiren bakkallar bir bir kapanırken zamana meydan okuyan Kemal Oruç; “Son nefesime kadar dimdik ayakta duracağım” diyerek, 42 yıllık işletmesini yarım asra taşımaya hazırlanıyor.
Kalamış’ın ara sokaklarında 1974 yılından bugüne Oruçlar Market’ini işleten Kemal Amca, Kadıköy’ün fiziki ve manevi değişimini en yakinen yaşayan isimlerden… Onu birçok esnaftan ayrı tutan özelliklerinden biri de, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e olan ilgisini dükkanının her ayrıntısına taşıması. Bir de kedisi var, “isimsiz”. 14 yıldır hayat arkadaşı olmuş, isim koymaya kıyamamış; özgür kalsın, her söylenene baksın diye. Aynı yerde yarım asra merdiven dayayarak mahallenin bakkalı olabilmek, İstanbul’da çok nadir karşılaşılabilecek bir değer olması nedeniyle tescili ve onurlandırmayı hak eden bir gerçek…
AKRABA AKRABAYA BORÇ VERMEZKEN, ONUN VERESİYESİ KUSURSUZ İŞLİYOR…
Günümüzde alışveriş yapmak için nakit para yok ya da yeterli değilse, imdada kredi kartları yetişiyor. Devasa alışveriş merkezlerinde, süpermarketlerde “1 lira eksiğim var, sonra getiririm” deme şansı bile yokken 64 yaşındaki Kemal Oruç, veresiye defterini 42 yıldır tıkır tıkır işletiyor. “Biz mahalleli ile aile gibiyiz. Bu öyle bir duygu ki, veresiye verirken gözüm arkada kalmıyor. Zaten çoğunlukla alışverişleri nakit yapıyorlar. Zamanla herkeste kredi kartı olunca, mecburen pos makinesi de bulundurmaya başladık. Yine de üçüncü seçeneği, geleneksel veresiye defteri uygulamamızı devam ettiriyoruz. Müşterilerimiz memnun, hiç aksatmıyorlar. Biz de memnunuz” diyen Oruç, veresiyeye devam edeceğini ifade etti.
LÜTFEN DİKKATLİ OLUN, BAZI SÜPER MARKETLER ALGI OYUNU YAPIYOR…
Yıllardır sabit müşteri kitlesi bulunduğu ve bu nedenle herhangi bir ekonomik kaygı içerisinde olmadan, kimseyle rekabet gereği duymadan rahatça içindekileri aktarabildiğine dikkat çeken Kemal Oruç, şunları ifade etti: “Süpermarketler, büyük alışveriş merkezleri ve marketlerde ‘indirim’ adı altında algı oyunu yapılıyor. Tecrübelerim sıkça bu acı durumu ortaya koydu. İndirim yaptığını iddia eden büyük marketlerin aynı ürünleri, bizim rafımızdakinin iki katına sattığına defalarca şahit olduk. Bir gün müşterimin çocuğu 7 kilogramlık kedi kumunu 16,5 Lira’ya alınca hışımla bir telefon geldi, fiyatının çok yüksek olduğuna yönelik. Sorguladılar, çocuğu aynı kedi kumunu bizden değil, süpermarketten almıştı. 16 Lira 50 kuruşa rafa çıkardıkları kedi kumu, bakkalımızda sadece 5 Lira 50 kuruştu. Bunun gibi birçok tespitlerimiz oldu. Öyle ki, bazen 10’lu tıraş bıçağını paket halinde almaktansa açıp tek tek almak daha kârlı oluyor. Bu nasıl bir mantık? Burada indirim, algı oyunu ve toplu alışveriş psikolojisinden faydalanma amacı açıkça görülüyor.
KALAMIŞ MEYVE BAHÇESİYDİ, ŞİMDİ BETON…
Bayburt’tan İstanbul’a geldiğimde, bugünkü Erguvan Sokağın olduğu bu bölgeler hep meyve bahçeleriydi. Gel zaman git zaman, şimdi dört bir yanımız apartmanla doldu. Meyve bahçeleri gitti, betonlar geldi. Sahillerimiz de çok temizdi o zamanlar; Kalamış’tan denize girer, Moda Plajı’ndan çıkardık. Şimdi deniz kenarında burnumuzu kapatarak yürüyoruz.”
AYNI MAHALLEDE YAŞLANDILAR…
Röportajımız esnasında alışveriş yapmaya gelen Kalamış’ın sevilen simalarından Yüksek Mimar Erdal Baykara; “Dile kolay, 42 yıldır ilk günden bugüne müşterisiyim. Aynı mahallede büyüdük, beraber yedik içtik, güldük, ağladık. Ne mutlu ki bu dokuyu hala yaşayabiliyoruz” diyerek, hizmetlerinden ötürü Kemal Oruç’a teşekkür etti. Mahallenin gençlerinden Ömer Taş ise; “Kemal Amca’nın bakkalına girdiğimizde bir enerji, sıcaklık, samimiyet hissediyoruz. Bu bize hem mutluluk hem de özgüven aşılıyor. Süpermarketlerde ise devasa ürün raflarının ağırlığı her an omuzlarıma yükleniyor sanki. Bana kalırsa bu zamanda ‘Bakkal Amcası’ olan mahalleler çok şanslı” diyerek, 50. yıla birlikte girmeyi arzuladıklarını dile getirdi.