1. derece sit alanı olmasına rağmen doğal yapısı üzerinde projelerin oluşturulmaya başlandığı Validebağ Korusu’nda gerginlik her geçen gün artarken Kadir Topbaş; tarihi önem taşıyan ve “dünya mirası” olarak gösterilen, Avrupa Yakası’nda tarihi surların dibinde bulunan bostan alanı için ise imar yolunu açan projeyi İBB Meclisi’ne iade etti.
Karar iadesinde, Osmanlı saraylarına sebze yetiştirilen bostan alanının; “Asli niteliğinin korunması ve geleceğe taşınması için…” düşüncesinin temel alındığı vurgulandı. Yedikule Mahallesi’nde iade kararı; “Validebağ Korusu da 1. derece sit alanı, neden Validebağ’da benzer bir çaba yok” sorusunu akıllara getirdi. Validebağ Korusu’nu Hyde Park’a dönüştürecek projenin ayrıntıları ve görselleri de kamuoyuna yansımaya başladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın Tarihi Yarımada’daki projede “asli niteliğinin korunması” vurgusu, Validebağ Korusu için örnek teşkil ediyor.
BU SORULAR ACİL OLARAK YANITLANMALI…
Haftalardır Validebağ Korusu’nun nabzını tutan Kadıköy Life’ın elde ettiği veriler, Validebağ Gönüllüleri ve Üsküdar Belediyesi arasında yaşanan gergin sürecin analiz edilmesi için şu soruların acil olarak yanıtlanması gerekliliğini ortaya koydu:
– Üzerindeki amfi tiyatro ve benzeri yapılar ahşaptan inşa edilse dahi, bir çivi bile çakmanın yasak olduğu 1. derece sit alanı Validebağ Korusu’nun doğal yapısı değişmeyecek mi?
– Tesisler, ilerleyen yıllarda yeni gereksinimleri doğurabilir. Peki yeni tesislerin ilerleyen süreçte inşa edilmeyeceğini kim garanti edebilir?
– Hyde Park’ı andıran etkinlik alanlarında ciddi anlamda insan sirkülasyonu olacak. Bu sirkülasyon beraberinde tuvalet, temizlik ve benzeri birçok zorunluluğu getirecek. Tüm tesisler doğal ve ahşap maddelerden yapılabilecek mi? Yoğun insan faktörü, doğal yapıyı bozmayacak mı?
– Sincaplar, kaplumbağalar, göç alanı üzerinde bulunan nadir kuşlar… Binlerce hayvan türünün yaşamı riske girmeyecek mi? Doğal sit alanında yaşama ve üreme imkanı bulan hayvanlar, insanların gelmesi ile birlikte göçe zorlanmayacak mı? Bu yönde bilimsel bir araştırma yapıldı mı?
– Kır düğünlerinin yapılabileceği etkinlik alanlarına ve diğer projelere ulaşmak için Validebağ Korusu’nda yeni yollar açılması, fiziki koşullar itibariyle zorunlu… Hatta daha proje başlamadan sit alanı içine yollar yapılmaya başlandı. Sonrasında yeni yolların hayata geçmesi ile birlikte ağaçlar kesilme, toprak asfaltlaşma ve betonlaşma riskiyle karşı karşıya değil mi?
– Proje hayata geçtiğinde ciddi anlamda otopark ihtiyacı da doğacak. Bu gereksinim, her halukârda sit alanı üzerinde oluşturulacak. Yeraltı otoparkı inşa edilse sit alanına aykırı olacak, açık otopark oluşturulursa da ciddi anlamda arazi araçlar ile kaplanacak. Ağaçların oksijen kokusunun yerini egzoz kokusu alacak. Bu ne kadar doğru?
– Koruda genellikle yeşil alanlar konuşuluyor. Ancak sit alanı olması itibariyle toprak da bir hayli değer taşıyor. Sit alanında toprağın üzerinde yapıların inşa edilmesi ne kadar doğru?
– Validebağ Korusu için “Halka açılacak” ifadeleri kullanılıyor. Peki, Validebağ Korusu yıllardır halka kapalı mıydı? Her sabah koşularını ve pikniklerini yapan Kadıköylü ve Üsküdarlılar, Türkiye’nin dört bir yanından geziler için gelen öğrenciler, gruplar ile araştırmacılar koruya gizli olarak mı giriyordu?