Liderler meydanlardan sesleniyor, daha doğrusu kükrüyor. Seçim beyannameleri açıklanıyor, TV’ler adayları konuşturuyor, fotoşoplu resimlerle giydirilmiş seçim arabaları yollarda bangır bangır bağırıyor; bayraklar, flamalar, resimler, bilbordlar… Ve kimi gerçekçi, kimi hayalci vaatler uçuşuyor; suçlamalar, sataşmalar, karalamalar keza…
Ancak, Sayın Başbakan’ın “çılgın” olarak etiketlenen uzun vadeli, ufuklu, ancak bir o kadar da riskli İstanbul önerileri hariç, ülkenin yönetimine talip siyasi parti adaylarımız, yaklaşan deprem riski için yakın ve orta vadede ne öngörüyorlar, ne projeler getiriyorlar, okumadım, duymadım.
Terör 27 yılda 40.000, Körfez Depremi ise saniyeler içinde 20.000 can aldı. Bölücü terörü küçümseyin demiyorum. Ancak, 1999 Körfez Depremi’nin ağır faturası dahi, imar düzenini “rant ve güç”e endeksleyen kesimlere ders olmadı.
Marmara’nın patlamaya hazır bir bomba olduğu gerçeği ise hiç değişmedi. Dahası, zaman aktıkça risk yükseldi, yükseliyor. Muhtemel bir depremde sakinlerine mezar olacak milyonlarca betonarme tabutlar, apartman daireleri, evlerimiz ne olacak?
İstanbul’u vuracak ciddi bir Marmara Depremi ülkeyi toptan sarsar. İşte o zaman bölücüler 3-0 öne geçer. Deprem tehdidine karşı uygulanacak stratejilerin, projelerin, imar reformlarının seçim beyannamelerinde, mitinglerde ön sıraları alması gerekmez mi?
Lütfen bölgenizde dolaşan adaylarınıza, bölgenize gelen siyasi liderlere sorun; “Yakın ve orta vade deprem reçeteniz nedir” deyin. Oyunuzu, deprem konusunda bölgeniz için proje ve strateji hazırlamış veya hazırlatmış adaylara yönlendirin. Bence bu adaylar, sizin ve ailenizin iyiliğini gerçekten düşünen adaylardır.
Ne yazık ki altımız çürük, üstümüz de..!
Böyle gelmiş, böyle gitmesin..!
Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp
Y. Müh. Mimar Kentbilimci