Kadıköy’ün dingin mekânı Kızıltoprak Fatma Şadiye Toptani Öğretmenevi’nde, idealist bir eğitimci-sanatçı Mustafa Sabit Acar ile oturuyoruz. Hayata dair ne varsa dilimizin ucunda… Sonra “Ebru?” diyorum dostuma, “Nasıl tanıştın?”
“Hasanoğlu Köy Enstitülü resim öğretmenim sayesinde Nusret Karaca” diye yanıtlıyor. Ben de başlamışken birkaç soru yöneltiyorum zamanımıza anlam katmak için:
– Ebru neyi ifade ediyor sana?
– Su üzerine yazmanın dayanılmaz güzelliğini, insanın yaşam gücünü ebruda görebilirsin.
– Yani?
– Ruhsal zenginliğimiz, renk dünyamızın ayrıştırıcı mihenk taşı gibidir. Herkes suya yazabilir ve yazmanın dayanılmaz güzelliğini tadabilir.
– Yeteneğini ortaya çıkaran öğretmenin olduğunu söylüyorsun. Bir eğitimci, insanın yaşamında çok farklı bir kulvarı açabilir değil mi?
– Elbette. İyi ki İrfan Yılmaz öğretmeni tanıdım. İyi ki o var..
……
Dingin bir mekânda, kısa bir zaman diliminde, aramızda dolaşan Kadıköylü eğitimci sanatçılardan birine daha yer vermeye çalıştım yüreğimde ve yazımda…
Kadıköy onlarla güzel. Görmezden gelemezdim.
Gölgede boş boş oturmanın ne anlamı var ki…