Kadıköy Life Dergisi Köşe Yazarı Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, geçtiğimiz pazar günü konuk olduğu Hakan Çelik’in Hafta Sonu programında sarf ettiği “Ekümenopolis” sözcüğü ile gündem yarattı.
1967 yılında Yunanlı şehir plancısı Constantinos Doxiadis tarafından ortaya atılan, günümüzün kentleşme ve nüfus artışı hızları göz önüne alındığında, gelecekte dünyadaki bütün kentleşmiş alanların ve megapollerin kuşaklar halinde birbirleriyle birleşeceği ve tek bir şehir oluşturacağı fikrini temsil eden bu sözcük, kimilerine göre de büyük karamsarlık ifade ediyor.
Ekolojik ve ekonomik eşikler aşılması, sosyal ahengin bozulması olarak da yorumlanan bu kavramı, Hürriyet Gazetesi Yazarı Yalçın Bayer de köşesine taşıdı. İşte o yazıdan bir bölüm:
ŞEHİRLERİMİZ “EKÜMENOPOLİS” OLMASIN!
Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp; yüksek mühendis, mimar, kentbilimcidir. İstanbul üzerine sık sık görüşler belirtir, projeler sunar. Dün “Askeri alanlar ve mezarlıklar, hormonlu imara direnen son kalelerimizdir” başlıklı bir not gönderdi.
Okuyalım:
“Son yıllarda Türkiye’nin başına musallat olan belalardan bir tanesi de ‘betonlaşma ve hormonlu şehircilik furyası’dır. Fikir olarak doğru, ancak yer seçimi yanlış büyük ölçekli projeler de bunlara ilave edilmelidir. Bu talihsiz süreçte ekolojik ve iklimsel denge bozulmakta, tarihi ve doğal değerlerimiz bir bir kaybedilmektedir. Askeri alanlar ve mezarlıklar, kurtarılmış bölgeler olarak bu bozulma ve tükenişe direnmeyi bugüne dek başarmışlardır.
Askeri alanların imara açılması ve yer seçimi yanlış büyük projeler, şehirlerimizi birer ‘Ekümenopolis’ olmaya aday yapabilir. Ekümenopolis, ünlü Yunan kentbilimci Doxiadis’in oluşturduğu bir kelimedir. ‘Polis’, ‘şehir’ demektir. Büyüğü ‘Metropolis’, daha büyüğü ‘Megapolis’tir. Skalanın en tepesinde ise kâbus ve korku şehri ‘Ekümenopolis’ vardır.
Herkesin anlayacağı dilden söylersek, Ekümenopolis nüfusu 30 milyonlara dayanmış, her tarafı betonlaşmış, havası, yeşili, suyu tükenmiş, yaşanması bir ıstırap, bir çile olan, hormonlaşmış, hastalanmış, bitkisel yaşama girmiş, ölümü bekleyen kanserli kentleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Betonlaşmayı ve yer seçimi yanlış büyük projeleri durduralım. Askeri alanları yeşil bırakalım. Çocuklarımıza, torunlarımıza ‘Ekümenopolis’ler miras bırakmayalım.”