“Yediğim içtiğim geri geliyor, yutkunmakta zorlanıyorum, gece yattığımda yediklerim boğazıma diziliyor, sık sık geğiriyorum, boğazımda ve göğsümde yanma ile ağrı oluşuyor, ne kadar fırçalasam da dişlerim çürüyor, sesim sık sık kısılıyor” gibi birçok şikayetleri olanların çoğu kez adını bile bilmediği ya da henüz tanısı koyulmamış olan reflü, yaşam kalitesini alt üst etmekle birlikte tedavi edilmediğinde kanser başta olmak üzere çok ciddi hastalıkları da beraberinde getirebiliyor.
Türk Gastroenteroloji Derneği tarafından 17 öğretim üyesi araştırma görevlisi ve 56 kişilik hekim kadrosu yorumu ile 2 yıllık bir çalışma sonucu hazırlanan raporda çağımızın sinsi hastalığı reflünün, Türkiye’de dört kişiden birinde görülen ve sıklık oranı artan bir hastalık olarak karşımıza çıktığı görüldü.
Anadolu Yakası Haber Portalı olarak İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Bölümü Uzman Doktoru Süleyman Günay’ın kapısını çaldık. İşte; Türk Gastroenteroloji Derneği ve Kore Gastroenteroloji Derneği işbirliğiyle Türkiye’den binlerce kilometre uzaklıktaki Seoul’de, CHA Bundang Medical Center’da eğitim alarak başarısını Türkiye’ye taşıyan Günay ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajımızın ayrıntıları…


Bu kadar yaygın olan reflünün nedenleri nedir?
Reflünün en yaygın nedeni beslenme ve yaşam tarzıdır. Bu alışkanlıklarımız bizim hayatı nasıl algıladığımızı yansıtıyor aslında. Karbonhidrattan bol, kalorili beslenme, sigara, hareketsiz yaşam, alkol almak, yemekten hemen sonra yatmak, gazlı içecekler veya kafein içeren içecekler almak reflü için risk oluşturur.
Reflünün en yaygın ve bazen de nadir görülen, ayrıca “sessiz belirtileri” nelerdir?
Ülkemizde hastaların bize en yaygın ifade ettiği şikayet, ağza acı-ekşi su gelmesidir. Ama bu sadece reflünün hissedilen kısmı, başka bir deyişle buz dağının görünen kısmı da diyebiliriz. Bununla birlikte astım benzeri şikayetler, kronik öksürük, ses kısıklığı, diş çürükleri, uyku problemleri, horlama, boğaz ağrısı sayılabilir.
Reflü neden tedavi edilmelidir, aksi takdirde hastada hangi olumsuzluklara neden olabilir?
Reflünün yaşam kalitesini bozan ve kişiyi rahatsız eden derecede şikayete neden olması dışında zamanla yemek borusunda hasara yol açarak, özellikle yemek borusunun alt kısmında yaraların oluşumuna sebep olabilir. Bu durumların dışında yemek borusunda hasar olmadan da kişilerde solunum yolları problemlerine yol açıyorsa, reflünün tedavi edilmesi gerekir.
Türk Gastroenteroloji Derneği aracılığı ile Güney Kore’nin başkenti Seul’deki CHA Bundang Medical Center’de eğitim alarak tecrübe ve deneyimlerinizi Türkiye’ye taşıdınız. Bu süreçte neler yaşadınız? Güney Kore, siz de nasıl bir iz bıraktı?
Evet, Türk Gastroenteroloji Derneği ve Kore Gastroenteroloji Derneği işbirliği sayesinde Seoul’deki CHA Bundang Medical Center’da eğitim alma fırsatım oldu.
Koreli insanlar hakkında belirtmem gereken bir husus, birbirlerine olan nazik davranış ve saygıları, yaklaşımları. Ben bir insanın nazik olmasının ne anlama geldiğini orada gördüm. Sadece bana ya da bir yabancıya karşı değil; birbirlerine, hayvanlara ve doğaya karşıda çok nazik ve saygılı davranıyorlar.
Kültür ve sanat ile ilgili birçok festivalleri, çok güzel müzeleri var. Kutlanan en ihtişamlısı, “Ağaçların Çiçek Açma Festivali” dedikleri ve baharın gelişini kutladıkları “South Korea Cherry Blossom Forecast” festivalidir. Kore’ye gidilebilecek en güzel dönem bahar mevsimidir. Ben bu süreçte Kore kültürünü tanımak için Korece dersleri de aldım.
Kore mutfağına değinmezsem olmaz. Damak tadımıza çok hitap etmediğini düşünen çoktur ama özellikle deniz ürünleri harika…
Bu süreçte çok iyi dostluklar kurma fırsatı bulduğum ve en önemlisi, yeni bir kültürü ve çalışma disiplini tecrübe ettiğim için mutluyum. Tabi ki hekimlik, mesleki çalışmalarım için de yeni bir dönemin başlangıcı oldu.


Akalazya nedir? Reflü ile Akalazya’yı nasıl ayırt edebiliriz?
Akalazya yemek borusundaki kas ve sinir birleşme yerinde nedeni bilmediğimiz bir sebepten dolayı oluşan, lokmaları yutma zorluğudur. Hastanın yedikleri yemek borusunda kalıyor ve bu kişiyi rahatsız ediyor. Yediklerini mideye göndermek için çoğu hasta bolca su içiyor, kimi ayağa kalkıp zıplıyor, kimisi umursamıyor ve uzun vade de çeşitli akciğer problemleri ile karşımıza geliyor. Kişiler akalazya ve reflüyü genelde karıştırıyor. Reflü’de ağzımıza sindirilmiş besinler gelirken, akalazya’da ağzımıza gelen gıda genelde sindirilmemiş besinlerdir. Reflü’de sindirilmiş gıda istemsiz olarak ve mide asidi ile beraber geldiği için hastalar bunu ağza acı- ekşi su gelmesi şeklinde ifade eder. Tabi akalazya’da bu kadar kolay bir durum değil. Çünkü nadir rastlanan hastalıklardandır.
Bir hasta aynı anda hem Reflü, hem de Akalazya hastası olabilir mi?
Hayır olamaz, ama dediğimiz gibi çoğu akalazya hastası teşhis almadan önce reflü teşhisi alır. Bazı hastalıkların teşhis alma yaşı diye bir kavram var. Akalazya’da bu üç hatta dört yılı bulabilir. Yani şikayetiniz nedeni ile doktora başvurmak ile teşhisinizi almak arasındaki süreyi kastediyorum. Bana bir doktor hanım çocuğunu getirmişti. Akalazya tanısını alana kadar arada bir sürü farklı teşhisler ve tedaviler almıştı. Psikiyatrik tedavi de dahil!
Reflü yaygın, Akalazya ise 100.000 kişide bir görülüyor. Bu ikisi arasındaki farkın nedeni nedir?
Reflü daha çok beslenme tarzımızla ilgili bir hastalık, artık gastronomi çağındayız. Her yerde yemek programları ve gurme restaurant reklamları var ama sağlıklı beslenen çok az, hiçbir tansiyon ya da kolesterol ilacı sizin düzenli egzersiz yapmanız kadar vücuda faydalı olamıyor. Akalazya ise sebebi tam bilinmeyen, nadir rastlanan bir hastalıktır. Her nadir hastalıkta olduğu gibi farkındalık artıkça hastalık daha kolay tanınır hale geliyor.
Yutkunma güçlüğünden hangi aşamada şüphelenmeli ve doktora ne zaman başvurulmalı?
Bu fonksiyonlar ile ilgili en ufak bir sıkıntı hissettikleri anda kişi, doktorlarına başvurmalıdır.
Dişlerine itinayla bakıyor, tüm önlemleri alıyor, düzenli olarak diş tedavilerini gerçekleştiriyor ancak çürükler kişinin peşini bir türlü bırakmıyor. Reflü, çok ciddi diş çürüklerine de neden olabiliyor. Peki, mide asidi bu kadar güçlü mü? Dişlerin, reflü nedeniyle çürüdüğü nasıl anlaşılabilir?
Evet, mide asidi çok güçlüdür aslında! Yemek borusu gibi ağız içindeki tükürük salgılayan bezler sürekli ağız içini temizler ama bir dereceye kadar etkili olan bu mekanizma, fazla miktardaki mide asidi ile baş edemez ve ağızdaki dokuların uzun süre asitle teması diş çürükleri, hatta dişeti (gingivit) problemleriniz olabilir.
Sıkça fırçalanan dişler, naneli aromalı sakızlar, karanfiller, şekerler ancak, bitmek bilmeyen bir ağız kokusu ve tatsızlık sorunu… Reflü ve ağız kokusu sorununun ilişkisi nasıldır?
Özellikle sabahları uyandığında bu kişilerde ağızda kötü bir tat ve koku olur. Eğer kişi tütün ürünleri de kullanıyorsa, tükürük üreten bezler ağız içini temizlemede ve korumada yetersiz kalmaya başlar.
Adeta kronik hale dönüşen Faranjit, bitmek bilmeyen seste çatallanma ve ses kısıklığı, hatta zamanla sesini kullanamaz hale gelebilecek kadar şiddetlenebilen, kişilerin mesleğini de olumsuz etkileyen sağlık sorunları… Reflü vb. sindirim sistemi hastalıklarının, ses sorunları ile bağı nedir?
Çoğu geçmeyen ve nedeni bulunmayan faranjit, seste çatallanma ve ses kısıklığının altında yatan sebep reflü olabiliyor. Burnumuzun sinüsleri, farinks, ses telleri ve akciğeri tek bir organ gibi düşünmek gerekir ve hepsi reflü’den nasibini alabiliyor. Erken tanı bu saydığımız organları da bu anlamda koruyabiliyor.
Kardiya gevşekliği nedir, tedavi edilmezse hangi sorunları beraberinde getirebilir?
Kardiya gevşekliği, yemek borusu ile mide arasındaki kapağın gevşek olma durumunu sormak istediniz sanırım. Bazı kişilerde bu kapak zayıf, bazılarındaysa çok gevşek olabiliyor Burada şöyle bir durum var; her mide ile yemek borusu arasındaki kapağı gevşek olan kişide reflü olmuyor. Bunun tersi de doğru, dolayısı ile her mide kapak gevşekliği olan hastanın tedavisi gerekmez.
Kardiya gevşekliği ameliyatsız tedavi edilebilir mi? Aksi takdirde ameliyat yapılabilir mi, bu yönde hastanenizde hangi uygulamalar gerçekleşmektedir?
Dediğim gibi hepsi tedaviye ihtiyaç duymuyor. Bu tedavinin ayrıntıları genel, cerrah olan meslektaşlarımın alanına giriyor. Ama, teşhis ve tedavi süreci kesinlikle ihmal edilmemeli, her hastalıkta olduğu gibi…
Gastroentrolojik sağlık sorunlarında stres ve genetik yatkınlığın, ayrıca yiyecek ve içeceklerin payı nedir?
Hipokrat’ın “Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun” sözü, canlıların yiyecek ve içecekler ile ilişkisini en güzel özetleyen söz. Sağlıklı ve konforlu bir ömür sürmemiz için yeterli ve dengeli beslenmemiz, günlük egzersizlerimizi yapmamız gerekiyor. Stres yönetiminin okullarda ders olarak işlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kontrolü kaybettiğimiz ve stres altında ezildiğimiz anda ilk etkilenenin sistem sindirim sistemimiz olduğunu biliyor muydunuz?
İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi; ya da hastaların sadece hastanenin bir kısmı için bile yaptığı yorumlar itibariyle “Gastroentroloji Üssü…” Hizmet verdiğiniz kuruma, Güney Kore’den Türkiye’ye kazandırdığınız POEM tekniği nedir, balon tedavisi ile POEM arasındaki fark nedir? Ayrıca manometri ve PHmetre gibi hangi uygulamalar hastanenizde verilebilmektedir?
POEM, 2010 yılında geliştirilen yeni bir teknik. Endoskopik bir teknik, hastalığın tedavisi yemek borusunun içinden açılan bir tünelle yapılıyor. Bu teknikle tedavi edilen akalazya hastalarında, balon tedavisine göre daha başarılı sonuçlar alınıyor. Hastalığın tekrarlama riski de daha düşük. Balon tedavisinin en sevmediğimiz tarafı hastalığın yüksek oranda nüks riskiydi ve her tekrarlayan balon tedavisinde tekrardan balon ile ilgili tedavi risklerini almış oluyorduk.
Hastanemizde manometri, phmetre gibi uygulamalar yapılıyor, çalıştığım hastaneyle gurur duyuyorum çünkü, dünyada gastroenteroloji ile ilgili ne varsa hepsi yapılıyor. Yemek borusunda “Zenker divertikülü” olanlar için Z-POEM, yemek borusunun alt kısmında yerleşen divertiküller için D-POEM yapıyoruz.
Bakın erken evre yani kas tabakasına ulaşmamış yemek borusu, mide ve bağırsak tümörlerini ESD tekniği ile endoskopik olarak tedavi ediyoruz. Bu iş için dizayn edilmiş özel bıçaklarla tümörü kazıyoruz, böylece hasta ameliyat olmaktan, kolostomi ile yaşamaktan kurtulmuş oluyor. Bunlar eskiden yoktu, bir hasta olarak bunu düşünün, inanılmaz bir konfor sağlıyor.

