İstanbul Anadolu Yakası’nın tarihini mercek altına almayı sürdürüyoruz. Yazarlarımızdan dostumuz Esat Sönmez’in paylaştığı Şahkulu Sultan Dergahı’nı konu alan acıklı ve gerçek bir Kadir Gecesi hikayesini sizler ile karşınızdayız… Buyurun…


İstanbul’un Anadolu yakasında Merdivenköy adında bir mahalle ve bu mahallede Şahkulu Sultan Dergâhı vardır. Çok kişi bilir bu Dergâhı.
Dergâhın son Şeyhi Tahsin Baba adlı bir şahıstır. Öyle “Şeyh” dendiği için “Şeyh” değildir. Gerçekten icazetli Bektaşi babasıdır. Son dönem tasavvuf hayatının tanınmış simalarından biri.
Ancak, Tahsin Baba’yı sevenleri kadar, az da olsa çekemeyenleri de var. Bu bir avuç çekemeyen kişi onun Şahkulu Dergâhı’ndaki şeyhliğini kıskanır ve iftira atarlar. Buna dayanamayan Tahsin Baba, Dergâhı falan bırakır, elini eteğini dünya ve ahiret işlerinden çeker. Dergâhın bir odasında hanımı Gülsüm Bacı ile birlikte yaşamaya devam eder. Ama ne zikirlere katılır ne de başka ibadetlere ve toplantılara. Bahçede meyve, sebze, çiçek yetiştiştirir.
O tarihte onu tanıyanlar “Çabuk sinirlenen ama iki dakika sonra sakinleşen ve kızdığı insanların gönlünü almak için çok uğraşan bir kişiydi” derler ki, bence bu durum Tahsin Baba’nın şeker hastası olduğunu ortaya koyar.
Tahsin Baba tatlı yemeden duramaz. Evde tatlı yoksa dolapta tatlı yapılacak ne varsa arar bulur ve sıcak sıcak yermiş.
Yine böyle tatlı krizinin tuttuğu birgün evde tatlı yok. Hemen tel dolabı açmış, nişastayı, şekeri, sütü çıkarmış, ocağı yakmış ve başlamış muhallebi yapmaya. On dakika sonra muhallebi tam kıvamında. Durur mu Tahsin Baba! Sıcak sıcak, üfleye üfleye yemiş bitirmiş muhallebiyi.
Fakat o da ne? Yarım saat sonra başlamış kıvranmaya. Midesi mi, karnı mı, bağırsakları mı müthiş bir ağrı. Dayanılacak gibi değil. Gülsüm Bacı merak edip mutfağa gitmiş ki baka ne pişirdi? Bir de ne görsün? Tahsin Baba, nişasta diye alçı dökmüş süt ve şekerin içine.
Sene 1953 ve Tahsin Baba ne yazık ki oracıkta Hakka yürümüş.
YA GÜLSÜM BACI?
Tahsin Baba’dan sonra yirmi yıl daha yaşamış. Bir gece Dergaha pencereden bir hırsız girmiş. Gülsüm Bacı yaşlı ve güçsüz. Bileğinde “Kefen param” dediği iki üç altın bilezik. İşte bu iki üç bileziği çalmak isteyen hırsız Gülsüm Bacı’yı defalarca bıçaklayıp öldürmüş ve bilezikleri çalmış.
Olur da yolunuz düşerse Şahkulu Sultan Dergâhı’na bu yazdıklarım gelsin aklınıza ve her ne kadar orada “sırlanmamış” olsalar da birer Fatiha’yı esirgemeyin bu güzel insanlardan.
Kuran’da “Bin aydan hayırlı” diye müjdelenen Kadir Gecesi’nde bütün dualarımız ve isteklerimiz kabul olur umarım.