Akademisyen, öykücü, romancı, tiyatro eleştirmeni, Haldun Taner Öykü Ödülü (1992) ve Orhan Kemal Öykü Ödülü (1998) sahibi Prof. Dr. A. Didem Uslu’nun son romanı “Ihlamur Mevsiminde Piri Reis’in Rotasından”, tam bir şehrengiz…
Okuyucusuna Benedickbeueren’i, Paris’i, Tahran’ı, Şiraz’ı, Düsseldorf’u, Beyrut’u gezdiriyor, tanıtıyor, bir yandan da tarih bilgisi veriyor. 80 küsur yaşında idam edilen Piri Reis’in yaşamındaki ilginç ayrıntıları da bu kitapta bulmak mümkün. Seyahat ve tarih tutkunu edebiyat severler için mutlaka okunması gereken bir roman…
Torunu Prof. Dr. A. Didem Uslu; “Soy söz konusu olduğunda dedem Cemil Mete, atalarının İstanbul’un fethinde hisarlara bayrağı ilk dikenlerden olduğunu söylerdi. Ama gök mavisi gözleri ve beyaz teni, büyük dedelerinin Rumelili olduğunu ele veriyordu” diyor ve şu bilgileri aktarıyor:
1881 yılında Beykoz’da doğan Mehmet Cemil Mete, 1902 yılında Mülkiye-i Şahane’nin (Siyasal Bilgiler Fakültesi) Maliye bölümünden birincilikle mezun oldu. Isparta’da, doğu ve güneydoğu illerinde kaymakamlık ve mülki müfettişlik yaptı. Cemil Mete’nin dedesi, yüzyıllardır hayır işleri yapan Fatih Camii Vakfı’nın kurucularından biriydi. Vakfın aşocağındaki öğle yemekleri için her gün 100 koyun kestirirken bizzat denetlerdi. 1930’lu yıllarda fırsat buldukça kızıyla birlikte aşevine giderek halkla aynı sofrada yahni yer, büyük sevgi ve saygı görürdü.
Cumhuriyet’e geçiş döneminde İstanbul’da ve doğuda önemli ve kritik görevlere atanmıştı. 1923’den itibaren 10 yıl süren Gümrükler Umum Müdürlüğü görevi esnasında her türlü taşıtla, atla, eşek sırtında, küçük ray üzerinde hareket eden dekovil benzeri araçla, trenle, vapurla, tekneyle, çok zor şartlarda gümrükleri teftişe giderdi. Titizlikle yerine getirdiği en güç görevlerden biri ise, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne aktarılan saraylardaki değerli eşyaların sayımı idi. Büyük sorumluluk yüklendiği bu vazife kurdeşen dökmesine neden olsa bile başarıyla tamamlandı.
1930’lu yılların başlarında Başbakan İsmet İnönü’nün teklifiyle Mustafa Kemal Atatürk tarafından Danıştay üyeliğine atanmış, ardından Danıştay Genel Sekreteri seçilmişti. Bundan sonra, 1946 yılında emekli olduğunda Kadıköy’de Misak-ı Milli Caddesi’ndeki ahşap konağında üçüncü eşi Giritli Nezihe Çalık Mete Hanım ve küçük kızı İnci ile yaşamaya devam etti.
Cemil Mete, ilk eşini çok genç yaşta kaybetmişti. İkinci eşi tam da Cumhuriyet’in onuncu yıldönümünün kutlandığı gece altı aylık oğlu ile birlikte zatürre nedeniyle hayatını kaybedince Cemil Bey, kızı Gönül ile yapayalnız kalmıştı. İkinci ve üçüncü evliliklerinden Huriye Gönül (1931) ve İnci isimli kızları olmuş (1934-1992), onlardan da üç kız torunu olmuş, ama Cemil Bey sadece küçük Didem’i görebilmiş, çünkü 1960 yılında vefat etmişti. Mezarı Karacaahmet Kabristanı’ndadır. Hayatı boyunca vatan, millet sevgisiyle, büyük fedakârlıklarla çalışan Cemil Bey, genç Cumhuriyet’imize önemli hizmetlerde bulundu.


Cemil Mete, Danıştay’ın açılış töreninde üzerinde frak ve beyaz eldivenleri ile…


Cemil Mete, ikinci eşi Behice Hanım ve kızı Gönül ile Kadıköy’de… (1931)


1954 yılında çekilen fotoğrafta Cemil Mete, kızı Gönül ve torunu dört aylık Didem ile vedalaşırken. O günden sonra kızını, damadını (Dr. Sabih Battalgazi) ve torununu uzun bir süre göremeyecekti. Çünkü damadı, 1954-57 yıllarında bütün civar illerdeki acil vakalara pırpır uçakla hayat kurtarmaya gideceği Erzurum Çakmak Hastanesi’ne yegane uzman doktor olarak tayin edilmişti…