1- Düzenli egzersiz ve hareket ile bacaklardaki doku sıvılarını yeniden harekete geçirin. Her gün en az yarım saat aerobik veya tempolu yürüyüş yapmak şart. Hiçbir şey kolay elde edilemiyor. Bütün vücudu, ağırlık çalışması yapmadan ve bacaklara fazla yağ eklenmeden hareket ettirmek en güzeli… Belki de bu yüzden ritmik hareket sağlayacak spor olan aerobik, bu iş için ideal… Genelde daha aktif olun ve yakın yerlere yürümeye başlayın.
2- Doku sistemlerinizi temizleyin, bol bol kaynak suyu için. Günde minimum iki litre su hem sağlık, hem zayıflama, hem de selüliti yaratan lenf sıvılarınızın hareket etmesi demektir.
3- Vitaminlere başvurun, vücudunuza giren zararlı maddeleri azaltın. Antioksidan vitaminler olan A, C ve E vitaminleriyle selenyum, çinko, betakaroten ve üzüm çekirdeği extraktlarını ağızdan destek olarak alın. Bunlar, vücuttaki zararlı maddeleri atmanızı sağlayacak ve boşaltım sisteminizin daha sağlıklı çalışmasına yararlı olacaktır.
4- Bacaklarınızı düşünün ve yemek konusunda akıllı seçimler yapın. Tatlandırıcı, renklendirici, yapay şekerli her türlü gıdadan kaçının. Açıkçası abur cuburdan uzak durun. Margarin, katı yağlar ve hazır gıdalarda kullanılan yağlar, tamamıyla selülit dostudur, uzak durun.
5- Unlu, buğday kökenli gıdalar, karbonhidrat içeriği sebebiyle hareketsiz kalındığı takdirde yağa dönüşecektir. Bu gıdalarla çok dost olmayın. Zaten öyle ya da böyle bir şekilde bunlardan uzak durmamız tavsiye edilmiyor mu? Hayvani yağları ve yemeklik yağlarını da kullanmamaya özen gösterin. Muz, mango ve üzüm de, içerdiği şekerle selülitin oluşumunu kolaylaştırır. Kuruyemişler de yine yağ deposudur, tamamen bırakmasanız da azaltın. Alkol alıyorsanız, günde bir kadehle sınırlandırın. Tatlı olmayan çok renkli meyveleri tercih edin. Yeşil renkli sebzelerden bol bol tüketin. Günde en az bir kere balık, et, soya, tavuk veya baklagillerden tüketin.
6- Modern teknolojiden yararlanın, tembelliğe devam etme yatkınlığınızı tekrar gözden geçirin. Selülitten uzaklaşmanın kısa yolu yoktur, ancak çağın teknolojisinin bu dertten uzaklaşma sürecini hızlandırabilirsiniz.
Bacak formunuzu geliştirmedeki ihtiyaçları, derinden yüzeysele doğru sıralayacak olursak;
– Yağ dokusunun azaltılmasında elektriksel metot olan elektrolipoliz, ışınsal bir metot olan infrraruj, düşük frekanslı ses dalgalarıyla çalışan kavitasyon, lokal metabolizmayı artıran termoterapi metotları yaygın olarak kullanılabilmektedir.
– Birikmiş toksinlerin ve sıvıların uzaklaştırılmasında hava masajı ile çalışan presoterapi, vakumla çalışan reflexoterapi, yüksek frekanslı ses dalgaları ile çalışan ultrasaund, genel dolaşımı zinde tutan düşey vibrasyon platformu, kas pompasını zinde tutan myostimulasyon gibi metotlar kullanılabilmektedir.
– Kasların güçlendirilmesi ve kas kütlesinin artırılmasında vakumla çalışan ve kasları gererek güçlenmesini sağlayan reflexoterapi, kasları geliştiren düşey vibrasyon platformu, kasları uyararak saniyede yüzlerce egzersiz yaptıran myostimulasyon gibi metotlardan faydalanılmaktadır.
– Cildin sıkılaştırılmasında ise yüzeysel elektriksel metotlar olan dermolifting, ciltteki gevşemiş lifleri gererek güçlendiren ve cildi sıkılaştıran reflexoterapi, ciltteki azalmış kolajen liflerinin üretimini artıran bipolar radyofrekans gibi metotlardan faydalanılmaktadır.
Sonuç olarak…
Bacak formunda problemlerden kurtulmak imkansızdır. Sadece bu problemlerin oluşmasını engelleyebilirsiniz veya azaltabilirsiniz. Kontrolü bıraktığınızda, tüm problemler sizin vücudunuzda artık vardır. O nedenle teknolojinin sunduğu kolaylıkları bir kurtuluş olarak görmeyin.
Klasik önlemler her zaman olduğu gibi en iyisidir. Yediğimize, içtiğimize dikkat edip; hayatımızı daha aktif kılarak, genel sağlığımızın yanı sıra bacak güzelliğimizi koruyabiliriz. Ancak günümüz koşullarında nefes almaya bile zamanı olmayan kadınların yardımına her zaman olduğu gibi teknoloji koşuyor. Yattığımız yerde ürettiğimiz selülitlerimizi, yine yattığımız yerde yok etmeye çalışıyoruz.
Uzm. Dr. Sinan İBİŞ
