Ana Ben Gidiyom Düşmana Karşı… ÇANAKKALE 100 YAŞINDA
Aziz vatanımızın, Çanakkale’de başlayıp, işgalden Kurtuluş’a varan yolda geçirdiği evrenin gelecek kuşaklara aktarılması işlevi, Türk ulusuna ödenmesi gereken önce bir borç, sonra da ulvi bir görevdir… Bu anlayış içinde şanlı tarihimizin ve yanı sıra da vatan sevgisinin yarınlarımızı emanet edeceğimiz gençlerin gözbebeklerine sunulması gereği ise, biz ulusal savaşlarımız koleksiyonu yapan kişilerin ilk görevidir. Hele ki de konu ÇANAKKALE olursa…
İşte; Çanakkale Savaşı’nın 100. yılına girdiğimiz 2015 yılının bu Mart sayısında, yaklaşık 30 yıldır biriktirmekte olduğum ve “ANA BEN GİDİYOM DÜŞMANA KARŞI” ismi altındaki sergilerim aracılılığında sık sık halkla buluşturduğum ve Mart ayından itibaren 4 ay süre ile “Kadıköy Life” muhabirinin de bizlere katılıp, Anadolu’yu dolaşacağımız “Çanakkale Savaşı” koleksiyonumun bazı görsel gruplarını, siz değerli okuyucularımız ile paylaşmak istedik.
Aslında kimi kitapları yazmak, kimi sergileri düzenlemek imkânsız. Zira onlar öyle kitaplar, öyle sergilerdir ki sadece yaşanmaya açık. Tıpkı; ‘Çanakkale Savaşı’nda bu vatan için şehit düşmüş vatan evlâtları gibi…
Onlar; 2 Ağustos 1914 günü ilân edilen “Büyük Cihat” ile birlikte, Osmanlı toprakları sınırları içindeki Edirne’li, Fizan’lı, Muş’lu, Kudüs’lü, Yemen’li, İzmir’li demeden, Çanakkale’ye, Galiçya’ya, Sarıkamış’a, Kafkasya’ya cephelere koşmuş, vatanı saran işgal karabulutlarının ardından ise, bu defa Samsun’dan başlayan bir başka “Büyük Milli Mücadele”de, yine genci ihtiyarı kadını erkeği, yine Çerkez’i Alevi’si ellerinde silah süngü, bellerinde kama kürek, düşman karşısına dikilmişler…
O cephelerde tek varlık olarak savaşan, ailesinden evladından vazgeçen ve nihayet kendi cenaze namazlarını kendileri kılıp, vatanı için gözlerini kırpmadan canlarını verip de birlikte şahadete ermiş o kahramanların torunlarıyız biz… Unutulmamalıdır ki; bu topraklar ve ecdadımız, bizim onlara sahip çıktığımız ölçüde bizimdir.
İşte onun içindir ki ‘Çanakkale’; dünyayı titretmiş hangi büyük ecdadın torunları olduğumuzun, “Ana Ben Gidiyom Düşmana Karşı” diyerek sefer yerine koşup da, tek karış vatan toprağı için birlikte canlarımızı nasıl feda ettiğimizin, kuşaklar boyu aktarılması inancı içinde düzenlenmiş bir kahramanlık destanıdır.
Bu anlamda; başta Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sarıkamış’ta, Yemen’de ve nihayet şimdilerde Şırnak‘da Uludere’de, bu vatan için; özünü, kanını, canını vermiş tüm şehitlerimize rahmet diliyor, onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Ruhları şad, kefenleri al bayrak, mekânları cennet ola !..