Yeni boşanmış ya da üzerinden yıllar geçmiş olsa da boşanmanın etkisinden – öfkesinden – kurtulamamış kişilerden eski eşleriyle ilgili olumsuz söylemler duyarız. Oysa iki kişi değilmidir ilişkideki, niye çoğunlukla karşı taraf suçlanır? Acaba bu öfkenin, suçlamaların faklı bir anlamı var mıdır?
Erken yaşlarda başta anne ve babamız olmak üzere yaşamımızdaki önemli kişiler deneyimlerimiz üzerinde önemli etkiler yaratırlar. Bu etkilerle büyürüz, bu etkilerin izleri ile yetişkin deneyimlerimiz oluşur. Artık birer yetişkin de olsak kurduğumuz ilişkiler geçmişimizden izler taşır…
Kişinin geçmişi ile ilgili algısı acı dolu olabilir, geçmiş kişide olumsuz hisler bırakmış olabilir ancak kişi için tanıdık olan budur; bu hislerin içinde evindeymiş gibi hisseder ve farkında olmadan bugün de bu tanıdık hisleri yaratacak deneyimleri yaşamlarında tekrar ederler. Bazı kişilerden geçmişlerinden çok farklı, yeni bir düzen kurmak istediklerini sıkça duyarız. Oysa geçmişin tam tersi olarak kurulan yeni düzen aslında kendine yine geçmişi referans alır. Geçmiş yeninin içinde nelerin olmayacağını belirleyerek bir nevi izini sürdürmektedir…
Bu bağlamda düşünülürse bir aile kurduğumuz eşimiz de geçmişten izler barındırır. Geçmişimizdeki önemli kişilerle olan benzerlikleri ve/veya zıtlıklarıyla duygusal olarak yoğun bağımızın olduğu biridir. Bu nedenle boşanma söz konusu olduğunda eşle olan bu bağı bitirip ayrılmak sancılı olur. Eşten ayrılık bir nevi geçmişin izlerinden de ayrılmak anlamına gelir, bu da kişi için psikolojik olarak zorlu bir süreçtir.
Boşanma sürecini önemli bir psikanalitik teoriden yola çıkarak değerlendiren bir çalışmaya göre kişi boşanma sürecinin ilk aşamasında var olan bu çatışmalı zor durumla başa çıkabilmek ve kendini korumak adına yaşadığı olumlu ve olumsuz duyguları ayırıp, olumsuzlukları karşı tarafa (eşe) yansıtır. Karşı tarafı hatalı, suçlu görüp, kendisini karşı taraftan zarar görmüş olarak değerlendirir.
Çalışmaya göre aslında bu durum boşanmanın ilk aşamasında kişinin varlığını koruyabilmesi ve yaşadığı karmaşa ile başa çıkabilmesi için gerekli bir savunma biçimidir. Yani kişinin yaşadığı bu yoğun öfke ve karşı tarafı suçlamalar aslında boşanma sürecinin ilk zamanlarında yaşadığı içsel karmaşa ile başa çıkmasını kolaylaştırır.
Ancak zaman geçtikçe, kişi olaya daha bütünsel bakabilmeye başlar. Boşanma fikrini kabullenmeye ve yaşadığı içsel karmaşanın azalması ile birlikte eş ve evlilik ile ilgili sevilmeyen taraflar kadar sevilen tarafları da fark etmeye başlar. Yaşadığı olaylarda kendi payını sorgular ve bununla birlikte eşe karşı duyulan öfkenin yerini kendine öfke, yoğun üzüntü, mutsuzluk ve suçluluk duygularının hakim olduğu depresif bir süreç alır. Ancak bu depresif süreç kişinin yeniden yapılanmasını ve yaşamına devam edebilmesini mümkün kılabilir.
Hayatımızda çoğu zaman olumsuz olarak nitelendirdiğimiz duygular, davranışlar, düşünceler ve bunlarla bağlantılı zaman zaman ortaya çıkan fizyolojik ya da psikolojik belirtiler aslında kişinin yaşadığı içsel çatışmaların farklı dışa vurumları, “uzlaşım yolları” dır. Uzlaşma kelimesi sözlük anlamı ile “…karşıtlıkların…karşılıklı ödünlerle aralarında bir anlaşmaya varmaları.” anlamına gelir.
Boşanma sürecinde yaşanan öfke ve karşı tarafı suçlamalarla dolu çalkantılı süreç de kişide her ne kadar olumsuz bir duygulanım yaratsa da bu anlamda değerlendirildiğinde içteki çatışmayla –karşıtlıkla – başetmeyi kolaylaştıran bir uzlaşım yoludur. Bu dönemde belki de kişi için karşı tarafı suçlamadan, kötülemeden iyi hissetmek, ayakta kalabilmek mümkün değildir. Bu herhangi bir kişilik problemine işaret eden bir durum ya da o kişiye ait kötü bir deneyim olmaktan ziyade aslında boşanma sürecine ait bir durumdur. Zamanla ve gerekirse psikolojik destekle kişi psikolojik olarak bu süreçte ilerleyebilecek ve yaşantısı ile ilgili farklı bir bakış açısı geliştirebilecektir.
Ancak yazımın başında da belirttiğim gibi üzerinden yıllar geçmiş olsa da boşanmanın öfkesinden kurtulamamış kişiler de vardır. Yıllar sonra bile içsel çatışmanın dinmediği, kendilerini bu çatışmaya karşı korumak için hala öfkeye tutunan ve ayakta kalmak için ondan enerji alan kişiler… Bu artık boşanma sürecine ait bir durum olmaktan çok, o kişiye, kişinin tarihine ait bir durumdur ve psikolojik destek almak kişi için yaşadığı çatışmaya yönelik bir farkındalık ya da çözüm yaratabilir.
KAYNAKLAR
- Buckley, P. (1986) Essential papers on object relations, XI-XXV, New York University Press, NY.
- Baum, N. (2006). A Kleinian Perspective on the Divorce Process: From the Paranoid-Schizoid to the Depressive Position. Clinical Social Work Journal, Vol 34, No 3, s. 279-292.
- Freud, S. (1916-17). Introductory Lectures on Psycho-Analysis, S.E., Lecture 23, s 446, London, W.W. Norton & Co, Inc (1989).
- Büyük Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu.